Herkese merhaba. Bugünkü makalemizi Sanat ve Tasarım kategorisi altına ekliyoruz. Makale konumuz ise Sinema Akımları – Kinoglaz Manifestosu Nedir? şeklinde olacak.
Bir diğer adı sine-göz kuramı da olan Kinoglaz Manifestosu 20. yüzyıl başlarında ortaya konmuş olan bir sinema kuramıdır.
Sine-göz kuramını ortaya koyan ve geliştiren isimler Dziga Vertov, Mikhail Kaufmann ve Elizaveta Svilosa‘dır. Bu üç isme aynı zamanda Üçlü Konsül adı da verilmektedir. Bu üçlü konsülün kuramcısı ise Dziga Vertov’dur. 1917 Ekim Devrimi’nden sonra sinema ile alakadar olmaya başlayan Vertov sine-göz sinema kuramını o yıllarda iktidarda bulunan Bolşeviklerin kendilerini halka anlatma ihtiyacına göre şekillendirmiştir. Vertov’un çekmiş olduğu birçok film sosyalizmi ve çarlık sistemin anlatmak için adı Ajit-tren olan bir tren ile ülkenin birçok yerinde halka gösterilmiştir.
Vertov’un Sinema Görüşü
Vertov’a göre filmlerde bulunan kurmaca insanlar üzerinde bir afyon etkisine sahiptir. Filmlerdeki bu kurmaca seyircileri adeta sarhoş eder ve sonrasında bilinçsiz hale gelen seyirciyi çarpıtılmış gerçeklere inandırmak daha kolay hale gelmektedir. Bu sebeple Vertov sinemada gerçek olayların anlatılmasını savunmaktadır.
Vertov çekmiş olduğu sinema filmlerinde birbirinden bağımsız görüntüleri montaj tekniğini kullanarak bir araya getirirdi ve sonuçta birbiri ile alakasız olan bu görüntülerden apayrı anlam taşıyan bir bütün ortaya koyardı. Vertov, montaj tekniği ile yönetmenlerin yaratıcılığını ve film üzerine olan etkilerini en iyi şekilde gösterebileceklerini savunurdu.
Kinoglaz Manifestosu
Kinoglaz manifestosu veya diğer bir adıyla sine-göz kuramının maddeleri ise şu şekildedir:
Drama halkın afyonudur.
- Kahrolsun beyaz perdenin ölümsüz kralları ve kraliçeleri. Yaşasın sıradan, günlük işlerin başındaki ölümlü insanlar !
Kahrolsun burjuva senaryoları !
Drama kapitalistlerin elinde ölümcül bir silahtır. Biz bu silahla devrimci günlük yaşamımızı sergileyerek silahı düşmanımızın elinden alacağız!
Modern drama da eski dünyanın bir artığı, devrimci gerçeğimizi eski şekillere sokma çabasıdır.
Kahrolsun günlük yaşamımızın tiyatroda sahnelenmesi. Bizi olduğumuz yerde yakalayıp çekin!
Senaryo üzerinde uydurulmuş bir masaldır. Biz kendi yaşamımızı yaşarken üzerimize biçilen görüntülere boyun eğmeyeceğiz!
Herkes kendi işini yapsın, başkasının işini engellemesin! Sinemacının işi bizi, işimizi engellemeyecek bir şekilde çekmektir.
Yaşasın proletaryanın devrimci sine-gözü!